Finans piyasaları ve özellikle piyasa çöküşlerinin ardındaki itici güçler, son yıllarda fizik camiasının yoğun ilgisini çekiyor. Bu ilginin nedenleri arasında hem hissedarların ve yatırımcıların dar finansal çıkarları, hem de daha da önemlisi, finansal çalkantıların ulusal ekonomiler üzerindeki yıkıcı etkisi, sert sosyal sonuçlara ve toplumsal huzursuzluğa yol açması yer alıyor.
Aston Üniversitesi ve Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacılar tarafından yürütülen yeni bir çalışma, FTSE 100 şirketlerinin 2000-2015 yılları arasındaki hisse senedi değerlerini inceleyerek, finansal krizler sırasında hisse senetleri arasında ortaya çıkan bağımlılıkları analiz etti. Çalışmanın sonuçları, arXiv’de yayınlanan bir makalede detaylı olarak sunuldu.
Bilgi Teorisi Yöntemleriyle Bağımlılıkların Tespiti
Araştırmacılar, hisse senetleri arasındaki etkileşimleri tespit etmek için bilgi teorisi temelli yöntemler kullandı. Özellikle, Sembolik Transfer Entropisi (STE) adı verilen bir yöntemin genelleştirilmiş halinden yararlanıldı. Bu yöntem, farklı zaman serileri arasındaki bilgi akışını ölçmeye ve karmaşık sistemlerdeki bileşenler arasındaki etki ağını yeniden oluşturmaya olanak tanıyor.
Çalışmada, her bir hisse senedinin diğerlerini ne ölçüde etkilediği veya onlardan etkilendiği ölçüldü. Bu sayede, piyasanın genel davranışı hakkında önemli bilgiler elde edildi.
Kriz Dönemlerinde Artan Bağımlılıklar
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, finansal kriz dönemlerinde hisse senetleri arasındaki bağımlılıkların dramatik bir şekilde artması oldu. Normal zamanlarda hisse senetleri arasında çok az bilgi akışı tespit edilirken, küresel finansal krizlerin yakınlarında hisse senedi değerleri uzun bir süre boyunca güçlü ve önemli bir karşılıklı bağımlılık sergiledi.
Bu davranış, fiziksel sistemlerde kritiklik noktasına yakın bir karmaşık sistemden genel olarak beklenecek davranışla tutarlılık gösteriyor. Çöküşlerin borsalar üzerindeki uzun süreli etkilerini ortaya koyuyor.
Günlük Hisse Senedi Değerlerinin Önemi
Çalışma, günlük hisse senedi değerlerini kullanarak bu analizleri gerçekleştirdi. Bu, önemli bir nokta çünkü genel inanış, tüccarların kararlarını verirken iyi bilgilendirilmiş olduğu ve bu nedenle yönlü korelasyonların ve etkilerin sadece kısa zaman ölçeklerinde tespit edilebileceği yönünde.
Ancak bu araştırma, “etkin piyasa hipotezi”nin çok basit kaldığını ve günlük hisse senedi fiyatlarının sıradan rastgele yürüyüşler gibi davranmadığını gösteriyor. Özellikle kriz dönemlerinde, günlük veriler bile önemli bilgiler içeriyor ve hisse senetleri arasındaki etkileşimleri ortaya çıkarıyor.
Araştırmanın Yöntemi
Araştırmacılar, yaklaşık 4000 işlem gününü kapsayan veri setini 500 günlük pencereler halinde inceledi. Her pencere 25 gün kaydırılarak, ağ yapısının zaman içindeki evrimi araştırıldı. Bu yöntem, uzun dönemler için geçerli olmayabilecek durağanlık hipotezinin etkilerini azaltmaya yardımcı oldu.
Ayrıca, gerçek veri seti ile rastgele oluşturulmuş bir kontrol veri seti karşılaştırıldı. Bu, tespit edilen bilgi akışlarının gerçekten anlamlı olup olmadığını belirlemek için önemliydi.
Çalışmanın Sonuçları ve Önemi
Araştırma sonuçları, finansal piyasaların karmaşık yapısını ve kriz dönemlerindeki davranışını daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Özellikle 2008 finansal krizi ve 2010-2012 Avro Bölgesi borç krizi sırasında, hisse senetleri arasındaki karşılıklı bağımlılıkların dramatik bir şekilde arttığı gözlemlendi.
Bu bulgular, yatırımcılar ve politika yapıcılar için önemli çıkarımlar taşıyor. Kriz dönemlerinde piyasanın nasıl davrandığını anlamak, risk yönetimi stratejilerinin geliştirilmesine ve finansal istikrarın korunmasına yardımcı olabilir.